Ana içeriğe atla

Roma-Vatikan 2

     Roma da 3. Gün… Roma 1 günde gezilir mi diye soran arkadaşlara cevabım: Evet gezilir ama su toplayan bir ayağı da beraberinde getirir orası ayrı konu. Bir de zevk almazsınız. En az 2 gün, 3-4 gün ideal zaman Romayı gezmek için. Tabi biz çeşitli sebeplerden dolayı pek gezemedik ilk 2 gün.Yani gezdik gezmesine 3-5 yer gördük ama planımızın gerisindeydik. 3. Gün hava güneşliydi. Bunu fırsat bilip kahvaltımızı yaptıktan sonra hostelimizin yakınında olduğu için her gün ziyaret ettiğim Kolezyumun bu sefer içini görelim dedik. Kolezyuma doğru muhabbet ede ede yürürken ben tabi Fatihe 2 gündür burdayım kanka Romayı baya öğrendim sen beni takip et demeyide ihmal etmiyorum. Etmiyorum etmemesine ama sonuç?? Kayboluyoruz. Yine yeni yeniden. Bir önceki günde aynı artistliği yapıp yolu uzatıp programı değiştirmek zorunda kaldığımızdan bahsetmemiştim sanırım. Yanlışlıkla Kolezyum diye çıkıp ispanyol merdivenlerine götürmüştüm Fatihi L  ama artık biliyorum yani Romayı merak etmeyin. Sorunuz felan olursa arayın yani yanlış yönlendirmem sizi. Neyse biz sonunda telefon sayesinde Kolezyumun yolunu buluyoruz. Gündüz yüzüyle dışarıda fotoğraf çekilmeyi ihmal etmiyoruz tabi. Biz tam fotoğraf çekmeye başladık ki selfie ci abimiz yine bizi boş bırakmadı. Telefonu kaptığı gibi hemen selfie çubuğunun ucuna telefonu geçirdi. Tuşa bastı bastı bir daha bastı ama yok çubuk çalışmıyor. Tabi rezil olmuş selfieci abi durur mu çıkardı diğer çubuğu taktı. Tuşa bastı evettttt bu sefer çalışıyordu. Her halde çalışan selfie çubuğundan sonra adamın mutluluğunu en iyi çektiği bu fotoğraf anlatır :D Bide ben bu adamla bir pazarlığa oturdum ki görülmeye değer. Alma gibi bir niyetimiz yoktu tabi. Bizde Fatihin getirdiği sözde uzaktan kumandalı olan neredeyse hiç bir işimize yaramaya selfie çubuğu vardı ama ben ne kadar iner acaba diye merak edip adamla pazarlığa tutuştum. Sonuç? Adam 20 eurodan başladığı çubuğu 5 euroya kadar düşürdü. Ben tabi rekor peşindeyim. Dedim dayı çok dedin in biraz. Adam da kaç para verirsin dedi. Ben 2 euro diyince yalan yok selfici abimiz küfrede küfrede gitti. Bu da selfieci anım :D

Selfici abiyle selfimiz


Kolezyum ve ben



     Tabi içide ayrı bir güzeldi colesseumun. Zaten içine girdiğin anda bi I AM SPARTACUS diye bağırası geliyor insanın. Tüm o arena savaşları gözünün önüne geliyor. Gladyatördeki aslanların nerden çıktığını felan aramaya başlıyorsun. Tarihi yaşıyorsun yani 1 saatliğine. Colesseum hakkında bir kaç bilgi vereyim. Bildiğiniz üzere MS 72 yılında yapımına başlanıp MS 80 yılında Titus döneminde tamamlanmış bir yapıdır colesseum.  İmparatorlar burada Roma halkını eğlendirmek için ve biraz da kendi eğlenceleri için gladyatör dövüşleri düzenlerdi. Bunlardan başka pek çok halk gösterileri, taklit deniz savaşları, hayvan avcılığı, infazlar, meşhur savaşların yeniden canlandırılması, klasik mitolojiye dayanan dramalar olurdu. Kolezyum daha sonra barınma yeri, iş dükkânları, dini kışlalar, istiham, taş ocağı, Hıristiyan türbesi olarak çeşitli amaçlarla kullanıldı. Asıl adı Arena iken, sonradan, girişteki heykelin adını aldı. 7 Temmuz 2007 tarihinde, Dünyanın yedi harikası'ndan biri seçildi.
     Günümüzde depremden dolayı harap vaziyette olmasına ve taşlarının çalınmasına rağmen Kolezyum, Roma imparatorluğunun'nun uzun zamandan beri ikonik sembolü olarak görülür. Bugün modern Roma'nın en çok turist çeken yerlerinden biridir. Zaten girişte beklediğiniz kuyrukta bunun en büyük göstergesi.
     Bu gezilerle ilgili önemli not: Sakın turistlerin gözüne bakmayın! Hemen can u take a picturelar felan havada uçuşuyor sonra. Hele elinde kamera varsa varyaaaa oooo. 1 saniye göz göze gelmeye bakar o iş. Abi dur bide diklemesine alayım derken bulursun kendini. Buna dikkat






     Daha sonra colesseum dan çıkıp hemen yanındaki Roma forumuna geçtik. Palatino tepesine çıkıp oradan Roma forumunu inceledik. Tepeye çıkarken her yerde bulunan limon ve mandalina ağaçları hemen dikkat çekiyor. Geziyi yaptığımız ayda mandalinalar hala yeşil olması bizi üzse de 1 tane kopartmasam olmazdı. Şu anda bunu yazarken bir yandan da artık kurumuş sertleşmiş Roma mandalinasıyla kesişiyoruz. Tabi yememenin de verdiği pişmanlık var. Danimarkada taneylen satıyorlar bunu. Tanesi 1 lira evvveett yanlış duymadınız 1 lira. Danimarkanın meşhur pahalılığını da size kanıtlarla sunacağım zaten bir sonraki yazılarımda. Her neyse Roma forumu hakkında kısa bir vikipedi bilgisi vermeden geçmeyeyim. Roma Forumu antik Romanın geliştiği merkez bölgedir. Ticaret, iş, ibadet ve adaletin yönetimi burada gerçekleşmekteydi. Burası toplumsal ocağın olduğu yerdi.  Yani kısaca Romanın tarihinde bir gezinti yapmak istiyorsanız burası kesinlikle görmeniz gereken bir yer.

Roma Forumunun girişi

Palantin tepesinden Roma Forum




     Roma Forumundan sonra yeni istikamet Vatikandı. Görmemiz gereken 3-5 yer kalmıştı. Bizim amacımız Vatikandan geriye hostele doğru geze geze gelmekti ama Vatikana otobüsle gitmeyi amaçlıyorduk çünkü git gel 10 km lik bir yol. Zaten sabahtan beri ayaktayız ayaklarımız yeterrrr dinlen artık diyor. Ayrıca çok geç olmadan vatikanı görmek istiyorduk. Forumdan çıktıktan sonra metro, tramvay, otobüs için etrafa bakındık. Bir türlü gideceğimiz yolu bulamadık. Sonra kolezyumun karşısındaki turist informationa girdik. Kadına hangi otobüsle gideceğimizi sorduğumuzda anlamadığımız bir sebepten dolayı otobüslerin 2 saatte 1 geçtiğini öğrendik. Romada yıkıldığımız an işte buydu. Biz planımızı otobüse göre yapmıştık ve gelen bu haber bizi adeta bitirdi. Biz tabi baya yorulmuşuz, ayaklar artık ağrımaya başlamış ama yılmadık tabana kuvvet gideriz dedik. Dedik demesine ama ayaklar felç. Ciddi manada ağrıyor. Tabi o anda bizi motive eden şey amannnn bi daha mı geleceğiz Romaya düşüncesiydi. Biz hemen plan değişikliğine gidip yeni bir rota cizdik. Önce Vittorio Emanuele II Abidesini görüp Pantheon üzerinden Vatikana bağlanacaktık. Plan güzel duruyor hadi bakalım diyip yola koyulduk

Roma sokaklarında gezerken

     Yürümeye başladıktan sonra Vittoria Emanuele II Abidesinin hemen Forumun arka tarafında kaldığını gördük. Yapıyı ilk gördüğümde gerçekten beni çok etkiledi. Devasa bir yapıydı bu. Çatılara yerleştirdikleri at, insan figürleri de insanı gerçekten hayran bırakıyordu kendine. Arka tarafa da bir kilise yapıştırmışlar ki görülmeye değer. Biz gittiğimiz de düğün vardı gerçi. Jilet gibi giyinmiş insanların arasında kiliseyi gezdik.
     1885-1911 yılları arasında Giuseppe Sacconi tarafından Birleşmiş İtalya Krallığı'nın ilk kralı II. Vittorio Emanuele'yi onurlandırmak için yapılan bu abide saf mermerden yapılmış olup görkemli merdivenlere ve heykellere sahip: Uzun corintian sütunları, at üstündeki Vittorio Emanuele heykeli, sağ ve sol üst köşelerde yer alan tanrıça Victoria'nın üstünde olduğu dört at heykeli. Abide aynı zamanda I.Dünya Savaşı sonrasında inşa edilen Meçhur asker mezarlığı'nı da içermektedir. Yapının girişi de Birleşmiş İtalya müzesine ev sahipliği yapmaktadır.

Polis ablayı koymasam olmazdı :/

Vittoria Emanuele II Abidesi

AT

Vittoria Emanuele II Abidesinin arkasındaki kilise

     Yeni rotamız Pantheon… Romanın o güzelim sokaklarında havanın da güzel olmasının verdiği sevinçle Pantheon a doğru yürümeye başladık. Yaklaşık 2 kmlik bir yolumuz vardı. Ayaklardan bahsetmiyorum. Aslında Romaya gidecekseniz hiç Roma pass felan almayın bence vereceğiniz paraya pek değmiyor inanın. Biz vermedik ve gezi boyunca yaptığımız en mantıklı hareketlerden biri buydu. Bide zaten o gün adam akıllı otobüs olmaması ve eğer alsaydık bile Roma passı kullanamayacak olmamız (Kolezyum hariç) passı almayarak ne kadar mantıklı bir hareket yaptığımızı bize gösterdi. Gerçi eğer yazın ortasında gidecekseniz romaya Kolezyumda felan sıra beklememek için ( 2 saat bekleyen biliyorum ben :/ ) alınabilir. Ama eğer zamanınız varsa yani 3 gününüz felan varsa romayı azar azar yürüyerek gezmenizi tavsiye ederim çünkü gezerken gerçekten her bina her yapı etkileyici ve görülmeye değer.
     Yaklaşık 20 dakikalık yürüyüşten sonra Pantheon karşımızda duruyordu. Aslında ben ilk gördüğümde baya şaşırdım. Çünkü açık bir alanda bekliyordum Romanın belkide en iyi korunmuş yapısını, halbuki evlerin arasında kalmış. Aslında böyle olması grçektende enteresan bir hava katmış orası ayrı. Hele bulunduğu meydan ve meydandaki evler gerçekten çok hoşuma gitti. Bu yapı hakkında kısa bir bilgi vermem gerekirse Pantheon yunanca tüm tanrıların tapınağı anlamına geliyor. İlk olarak Antik Roma'nın tüm tanrıları için tapınak olarak inşa edilmiş bir yapıdır. Panteon kavramı bugün içinde meşhur kimselerin gömülü olduğu anıtlar için kullanılır (Biz pariste de pantheon rastlayınca niye bunların ismi aynı! ne biçim adam bunlar! hiç yaratıcı değiller diye şaşırmıştık. Sonradan öğrendik ki nedeni buymuş). Pantheon tüm Roma yapıları içinde en iyi korunmuş olanı ve muhtemelen de dünyada döneminin en iyi korunmuş binasıdır. Tarih boyunca hep kullanılmış hiç boş bırakılmamış bu yapı. 7.yüzyıldan bu yana Hristiyan kilisesi olarak kullanılan Panteon Roma'daki en eski beton kubbeli binadır. Tepesinde daire biçiminde boşluk vardır. İlk başta içerisinde pagan tanrı heykelleri varken, kilise tarafından bu heykeller yok edilmiş, bir katolik kilisesi haline getirilmiştir. Bu kubbenin çapı 43 metredir. Ve buna rağmen içine yağmur girmez diye söylentiler var yersen tabi. Açık açık söyleyeyim ben buna inanmıyorum. Bildiğin tepede hayvan gibi boşluk var. Hayır yanda felan olsa tamam diyeceğim de tepe deki o boşluktan yağmur girmeme olasılığı ıhhh ıhhh kabul etmiyorum ben bu efsaneyi. Bi kere biz içerdeyken dairenin o kısmı nemliydi yani kimi kandırıyorsunuz!!! He tamam böyle devasa bir kubbenin o günün şartlarına göre yapılmış olunabilmesi ihtimali saygımı kazandı onu söyleyeyim ama yağmuru yemedik.
     Bu arada yapı 118-125 yılları arasında inşa ettirilmiş ve içinde bizim Rafael'in ve İmparator Vittorio Emmanuelle'in mezarları bulunuyor. Sonuç olarak güzel yapı hacılar gidin görün yani daha ne diyeyim.

Ahanda o delik

Pantheondan etkilenen Fatih ifadesi

Hacılarla dua ederken






     Pantheondan sonra yeni istikamet Vatikanın yakınında bulunan Castel Sant' Angelo yani Kutsal Melek Kalesi. Melekler ve şeytanların kitabı okuduysanız ya da filmini izlediyseniz bizim illüminati mensubu elemanın papaları sakladığı yer işte burası. 58 odadan oluşmuştur bu kale ve ortaçağda hapishane olarak da kullanılmıştır. Ayrıca Vatikanı koruma görevi verilmiştir bu kaleye. Fatih sultan mehmet'in oğlu II. Beyazıtın meşhur kardeşi Cem sultan (ki buda Fatih Sultan Mehmetin oğlu oluyor sonuçta) sürgün yıllarının bir dönemini burada geçirmiştir. 123-139 yılları arasında inşa edilmiş. Bir de yanlış hatırlamıyorsam buradan Vatikana gizli bir geçit olması lazım. Papalar her hangi bir sıkıntıda buraya kaçsın kendilerini kurtarsın felan diye.

Spactacus olabilir bak bu

Sant Angelo Kalesi

Kale önünde artistlik bir poz

Sant’ Angelo kalesinden çıkıp Vatikana doğru yardırıyoruz. Zaten baya yakın bunlar birbirine bir 10 dakika yürüdükten sonra Hristiyanlığın Katolik mezhebinin yönetim merkezi karşımıza çıkıyor. Yaklaşık 950 kişilik nüfusa sahip bu devlet yüzölçümü olarak dünyanın en küçük ülkesi olma özelliğini taşıyor. Devlet başkanı papa, anayasa papa, Katoliklerin başı papa, her şey papa yani Papa ne derse o. Adam king. Bi de bilidiğiniz üzere bunun tuhaf giyinimli isviçreli muhafızları var. Neden isviçreli diye soracak olursanız en sadık onlarmış o yüzden. İsviçre Muhafızları Vatikan'ı Papa'yı korumakla yükümlü 110 kişilik ordudur. 22 Temmuz 1506'dan beri aktif olarak Vatikan'da görev yapmaktadırlar. Görev yeri sadece Aziz Petrus Bazilikası'dır. Üniformalarının rengi sarı, mavi ve kırmızıdır. İsviçreli muhafız olmak için Katolik, bekar, İsviçre vatandaşı olunması, askeri görevini yapmış, üniversite veya liseyi bitirmiş, 19-30 yaşları arasında ve en az 174 cm uzunluğunda olunması gerekmektedir. Bir de yanlış hatırlamıyorsam Michelangelo tasarlamıştı bunların kıyafetini.
     Vatikan 0.44 km karelik bir yüz ölçümüne sahip. İçinde ana kısmı oluşturan Aziz Petrus Bazilikası, Vatikan müzeleri ve Sistina şapeli (hani parmakların ucunun dokundurulmaya çalışıldığı resim hatırladın sen onu ;) ) gibi mekanlar var.

Yolda yürürken böyle komiklikler şakalar yapan insanlar var

Ordaaa bir Vatikan var uzaktaaaa

     Vatikana geldiğimizde Aziz Petrus Bazilikasındaki inanılmaz derecedeki uzun sıra Allahımmm bu nee tepkisini vermemize yol açsa da sıranın hızlı ilerlemesi bizi rahatlattı. Sırada beklerken bir yandan da Aziz Petrus meydanını inceliyoruz. Silindirik bir yapıya sahip bu meydan bize Romanın bir çok yapısına imzasını atmış Bernini yi hatırlatıyor. Bu arada eğer Romaya gitmeyi düşünüyorsanız bir kaç kişi hakkında araştırma yapmanız size pozitif katkı sağlayacaktır. Bernini de bunlardan bir tanesi. Meydanın ortasında Romanın hemen her yerinde bulunan dikilitaşlardan birisi var. Bu dikilitaş V.Sixtus tarafından diktirilmiş. Mısır dönemi içerisinde bilinmeyen bir firavun tarafından yaptırılmış ve Roma'ya Mısır'dan getirilerek diktirilmiştir. Biz oradayken meydana bir sürü sandalye yerleştirilmişti. Papa bir gün sonra insanlara hitap felan edecekti heralde. Ayrıca Aziz petrus bazilikası üzerinden bütün vatikana dağılmış sıralı melekleri görünce insan gerçekten hayret ediyor bunu da belirtmek istedim.

Sıra beklerken melekleri inceledim tabi ben

Aziz Petrus Bazilikası. Papanın mekan



     Kuyruk bitiminden sonra üzerimizde silah, bomba, kesici alet olup olmadıklarına bakıyorlar. Tabi bulamıyorlar öyle bir şey. Yok çünkü. Bizde doğal olarak Aziz Petrus Bazilikasına (diğer adıyla San Pietro Bazilikası) adımımızı atmış oluyoruz. Bazilika ilk girişte diğer bazilikalardan farklı olduğu hemen göze çarpıyor. Farklı farklı konuları ele almış bir sürü heykel, resim mevcut Aziz Petrus Bazilikasında. Ayrıca büyük baya. Gerçi en büyüğü değil. Romadaki 2. Büyük bazilika burası. Ama önem bakımından Hristiyanlığın en büyük bazilikası diyebiliriz. Kubbesi Romanın siluetindeki en önemli parçalardan birisi. Nerden baksanız görünüyor zaten. 60000 kişilik kapasitesi vardır. İçi etkileyici olmasına ragmen baya karışık olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Her yerde bir resim her yerde bi heykel mevcut. Bir de her tarafta ölü papa var. Ölü papa dolu burası. Her yerdeler. Mumyalayıp koymuşlar adamları L. Bu arada bu meydana ve bazilikaya ismini veren Aziz Petrus hakkında da iki kelam etmesem olmaz. Petrus İsanın on iki havarisinden biridir. 67 yılında çarmıha gerilerek öldürüldüğüne inanılmaktadır. Hz İsadan sonra Hristiyanlar onun etrafında kenetlendiler. Bu yüzden Hristiyanlar için önemli birisidir.

Petrus bu işte



Papalar papalarımız...

Böyle bir sürü papa var içerde yatıyor.


     Bazilikadan çıktıktan sonra Sistina şapeline geçecektik ama saatin 6 ya gelmesiyle Sistina şapeli gezimiz yalan oldu. Baya yorulmuştuk. Aşağı yukarı 15 km yürüdük yani boru değil. Biz tabi her yerin kapanmasıyla Vatikan sınırları içinde duvara ratlanarak yarım saat bir saat dinlendik. Daha sonra açlığımızı Roma pizzasıyla gidermek için restaurant aramaya başladık.


Papaya saygısızlık olmasın ama baya yorgundum :(

Pizzalarımızzz

     Restauranttan sonra Roma dondurması için meşhur dondurmacısı Giolittiye geçmek için harekete geçtik. Hostelden çıkışımızı yapmıştık ama o kadar çantayı taşımayalım diye hostelin dolabına çantaları saklamıştık. Çantaları hostelden alıp Roma terminiye geçecektik çünkü saat 10.45 te Romadan Venediğe giden trene binecektik. Biz tabi Giolittiyi ararken bir meydan bana çok tanıdık geldi. Ben duuurr dedim Fatihe burası sanki önemli bir yer. Nerden çıkardım bunu? Tabiki ortadaki yine heykeller içindeki çeşmeden anladım. Birde kalabalıktı baya. Onunda etkisi var tabi. Hemen bi notlara bakınca burasının meşhur Piazza Navona meydanı olduğunu anladık. Çeşme zaten melekler ve şeytanlar kitabından bana çok tanıdık gelmişti. Papalardan birinin boğulması için suya atıldığı çeşme vardı burda. Hemen meydanı dolaşıp fotoğraflarını çektik.  Burası sokak ressamlarının, kafelerin, kaçak satıcıların, turistlerin, çalgıcıların, şarkıcıların, falcıların bulunduğu, kocamaaan, kalabalıık bir meydan. Meydanda ki yine bizim eleman olan Bernini’nin yaptığı çeşme hakkında az bilgi vereyim. Çeşmenin adı Dört Irmak Çeşmesi cennetin dört nehri olarak bilinen tuna, nil, rio de la plata veganj'ı öven çeşmedir. 1647-51 yılları arasında yapılmış. Yapılardan bahsettim birazda Bernini hakkında bilgi vereyim. Çünkü dediğim gibi Barselona için Gaudi neyse (ki ona da geleceğiz) Roma içinde Bernini odur diyebiliriz. Gian Lorenzo Bernini (Giovanni Lorenzo Bernini) (7 Aralık 1598, Napoli – 28 Kasım 1680, Roma). 17. yüzyıl Romasında, Barok tarzında çalışan bir heykeltıraş, mimar, ressam. Roma'daki eserlerin yaklaşık yüzde yetmişi Bernini'ye aittir. En çok bilinen eseri Dört Irmak Çeşmesi'dir. Vatikan şehrinin yapılarını o tasarlamıştır. Roma ve Vatikan şehirlerindeki eserlerin büyük çoğunluğuna sahip olmasının sebebi, büyük yeteneği sayesinde kilisenin himayesine girmiş olmasıdır. Dönemin devlet sanatçısı konumundaki Bernini, eserlerinin büyük bölümünü küçük maketler halinde tasarlayıp, kendi eğittiği veya keşfettiği genç çıraklara yaptırmıştır. Ayrıca Dan Brown in kitabına göre İLLUMİNATİ üyesidir ( hayırdır illuminati diyince bi dikkat kesildin :/ ). Tabi Dan Brown diyor bunu. Ne kadar doğru bilemem.


Aha Bernini bu tipsiz



     Meydanı dolaştıktan sonra meydanın çok yakınında olan dondurmacıya gidip dondurmalarımızı yedik Fatihciyimle. Doldurmalarımızı yerken bir yandan da Pantheonu gece görelim dedik. Çünkü yapılar o mükemmel sarı ışıkla geceleri daha ihtişamlı olabiliyorlar. Biz tabi bulamadık Pantheonu. Ne kadar arasakta yok sanki kayboldu. Neyse dedik zaten vakit yok dönelim. 

Mekan burası baba

Rom değil hacı Roma dondurması yanlış anlaşılmasın

     Yine bir 5 km parkurdan sonra hostele vardık. Çantalarımızı çaktırmadan aldıktan sonra (çünkü yasak hostelde kalmıyorsan çantanı koyamazsın kardeşşim oraya) terminiye doğru yola çıktık. Terminiye vardığımızda bir baktık Venedik yazan tren yok. Ben tabi haydaaaa yine bir macera yaşayacağız diye düşündüm. İçeri girip gelen geçene biletleri gösterip do you know which train is this diyip durduk. En sonunda adamın teki treniniz bu ve şurada bekleyin diyince biz acayip rahatladık. Çünkü şimdi tren biletini 1 ay önceden almışız iptal felan olsa ayvayı yedik. Kalacak yerimiz felan yok bir de Romada yaklaşık bir 22 km felan yürüdük. Yani iptal felan olsa varya hiç çekilmezdi. Trenin kalkacağı perona vardığımızda kendimizi hemen yere attik. Zaten fotoğraftada yüzümüzdeki rahatlık belli oluyor heralde :D


Roma terminide sefiller

      Trene binip yerlerimize yerleştikten sonra trenin rahatsızlığı ve yanımızdakilerin hiç hayal ettiğimiz ;) gibi olmamasından dolayı büyük bir hayal kırıklığı yaşasakta sancılı bir o kadarda eğlencesiz bir Venedik yolculuğu bizi bekliyordu. Sabaha karşı 6 gibi Venedikte olacaktık. Şimdilik Roma bu kadar umarım beğenirsiniz (beğenmezsenizde umrumda değil bu arada anı olsun diye yazıyorum ben bunları). Venediği mükemmler sular şehrini bir sonraki blog yazımda okuyabilirsiniz. Bella Ciao!!! (Çav bella)

     Hee şunu da  söyleyeyim Romadaki Smart çokluğu beni acayip şaşırttı. Şaka maka her yerdeler. İtalyan arabası da değil hakbuki. İlginççç :/  Neyse  ÇAVVV

Romanın her yerinde var bunlardan. Fazlalığı bizi gerçekten şaşırttı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Danimarka'da Yaşam- Harcamalar & Gerekli Para

          Uzun bir aradan sonra birçok kişiden Danimarka’da erasmus ile alakalı sorular aldım. En önemli soru tabi ki çok mu pahalı? Gidersek gezemez miyiz? Erasmus parasının üstüne ne kadar daha koymalıyım gibi sorular oluyor. Bu yazımda bu gibi soruları cevaplamaya çalışacağım. Tabi tecrübelerimden doğan ucuza kapatma yollarından da bahsedeceğim.             Öncelikle erasmusa giderken ödemeniz gereken sabit ücretler var. Bunlar uçak parası, oturma izni vb. şekilde sıralanıyor. Bunların ne kadara geldiğini aşağıda sıralayacağım. Bunlardan kaçış yok ne yazık ki. Başta mecbur bu paraları gözden çıkarmalısınız. Benim gittiğim yıl dolar ve Euro bu kadar yüksek değildi. Doğal olarak fiyatları hem kron hem de şu anki TL cinsinden yazacağım. Önümüzdeki senelerde giden arkadaşlar Danimarka kronu cinsinden yazacağım fiyatları gidecekleri yılların kurlarına göre hesaplarlar. Tabi adamların kendi istedikleri para da değişebilir. Ama çok oynayacağını zannetmiyorum açıkçası. Uçak fiyatı:

Danimarka Erasmus Süreci

     Öncelikle Avrupa yazılarıma Erasmus sürecini anlatmakla başlayacağım. Yurtdışında Erasmus yapma gibi bir planı olanlara (ki öyle bi planınız kesinlikle olsun) yardımcı olması açısından bu yazıyı yazıyorum. Öncelikle üniversitede okurken 2.sınıfta Erasmus sınavını geçip tercih yapma kısmına geldiğimde önümde ilginç bir şekilde 2 seçenek vardı: Litvanya Slovenya      Nedendir bilmiyorum okul o dönem belli sıkıntılardan dolayı çok fazla üniversiteye öğrenci göndermiyordu. Bende bu ikisi arasından Slovenyayı tercih etmiştim. Bunu seçmemin nedeni Slovenyanın konumunun çok iyi olmasıydı. Her şeyi ayarlamaya başlayacaktım ki Slovenyadaki üniversiteden gelen maille yıkılmıştım. Oradaki okul bana 1 dönem öğrenci kabul edeceklerini ve bunun 2. Dönem olacağını söylemişti. Ben de bunun üzerine 3.sınıfta Erasmus maceramdan vazgeçmiştim. Çünkü yurtdışında 1 sene Erasmus yapmak istiyordum. Vazgeçmemin bir diğer nedeni de okulu kazandıktan sonra okulun üniversite değilde 1 binadan oluş

Avrupa Turu Planı ve Maliyeti

     Evetttt Avrupa turumuzun planını daha Danimarkaya gelmeden yapmıştık. Bildiğiniz üzere Danimarka Odensede Erasmus öğrencisi olarak bulunuyorum. Bende bunu fırsat bilip ucuz hava yolu şirketlerinide kullanarak bir Avrupa turu yapmazsam olmaz diye düşünüp daha Danimarkaya gelmeden üniversiteden arkadaşım Fatihle, Süleymaniyedeki Ağa kapısında otururkene planımızı yapmaya başladık. Malum uçakla seyahat edeceksek biletleri önceden almamız gerekiyordu. Biletleri yaklaşık 40 gün önceden almıştık. (Aldığımız site: www.skyscanner.com , Tren için : www.trenitalia.com/tcom-en  ) Seyehat rotamız şu şekideydi: Planınızı yaparken her şeyi gözden geçirdiğinize emin olun. Uçuş zamanları, Hostel ayarlamaları, Gezeceğiniz yerlerin planı (bu arada gezi için şiddetle önerdiğim uygulama: Citymaps2go), Yanınıza alacağınız para, Kredi kartları vb gibi şeyleri tekrar tekrar gözden geçirin. Biz turumuzun genelini uçakla yaptık. Tabiki uçakla avrupa turu yapmanın avantajları olduğu kadar dezavant